Kadir ÖZEN/İZMİR, (DHA)- AKDENİZ'in en büyük tiyatrolarından olan İzmir'in merkezindeki antik döneme ait Smyrna Tiyatrosu gün yüzüne çıkartılıyor. İKÇÜ Türk-İslam Arkeolojisi Bölümü Öğretim Üyesi ve Smyrna Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Akın Ersoy, 'Nal' şeklinde mimari bir tasarıma ve 20 bin kişilik oturma alanına sahip olan tiyatronun basamaklarının her geçen gün daha da ortaya çıkarıldığını, İzmir Körfezi’ni gören tarihi yapıda gelecekte birçok etkinliğin alanda düzenlenebileceğini düşündüklerini söyledi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı izniyle İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) tarafından yürütülen; İzmir Büyükşehir Belediyesi, Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı, İzmir Ticaret Odası ve Güzel Enerji Akaryakıt A.Ş. destekleri ile Smyrna Antik Kenti kazı çalışmaları sürüyor. İzmir merkezindeki en büyük antik dönem agoralarından biri Smyrna Agorası ile Akdeniz'in en büyük tiyatrolarından biri olan Smyrna Tiyatrosu'nun tarihi, çalışmalar ile gün yüzüne çıkıyor. Kadifekale'den Kemeraltı'na kadar uzanan ve Büyük İskender tarafından 193 hektarlık alanda kurulan kentte gerçekleştirilen arkeolojik kazılarda Helenistik Dönem'den Geç Osmanlı Dönemi'ne kadar olan tarihsel sürece ait binlerce obje keşfediliyor. UNESCO tarafından 2020 yılında 'İzmir Tarihi Liman Kenti' adıyla oluşturulan miras alanının bir parçası olarak Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dahil edilen Smyrna Antik Kenti'nde yapılan kazılarda, M.S. 1'inci ila M.S. 4'üncü yüzyıl arasına ait kase, tabak, leğen, süzgeç, kandil, testi, dokuma ağırlıkları, tabak ve kapaklar gibi Roma dönemine ait mutfak ve ev aletleri bulundu.
20 BİN KİŞİLİK KAPASİTEYE SAHİP
İKÇÜ Türk-İslam Arkeolojisi Bölümü öğretim üyesi ve Smyrna Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Akın Ersoy, Kültür ve Turizm Bakanlığının 'Geleceğe Miras Projesi' kapsamında 20 kişilik ekip ile Smyrna Tiyatrosu'nda aralıksız kazı çalışmaları yaptıklarını belirtip, "2 bin yıldır, tiyatronun bulunduğu bu noktada çeşitli etkinlikler 20'nci yüzyılın başlarına kadar devam etmiş. 'Smyrna Tiyatrosu, yaklaşık 2 bin 300 yaşında' diyebiliriz. Helenistik ve Roma dönemini görmüş. Geç Bizans dönemi ve Osmanlı döneminde ise taş ocağı olarak kullanılmış" dedi. Smyrna Tiyatrosu’nun yapısından bahseden Prof. Dr. Akın Ersoy, "Smyrna Tiyatrosu, M.Ö. 3'üncü yüzyılda inşa edilmiş. Roma Dönemi'nde yapılan değişiklik ve eklentiler ile birlikte 20 bin kişilik kapasiteye sahip. İzmir Körfezi’ni görecek bir konuma sahip. At nalı şeklinde yapılmış bir planı var. Oturma sıraları 3 kademe şeklinde. Yukarıdaki yola kadar 3 ayrı kademe şeklinde basamaklar yerleştirilmiş. Bu çerçevede kazılarımızı yolun çizgisine ve altına göre sürdürmekteyiz" dedi.
'BİRÇOK GÖSTERİ TARİHİ ALANDA SUNULUYORDU'
Tiyatronun geçmiş dönemde ne şekilde kullanıldığı hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Ersoy, "Birçok etkinlik için alan kullanılıyor. Bunlardan en önemlileri dinsel bayramların burada gerçekleşiyor olması. Bununla birlikte siyasi boyut da var. Halk meclislerinin toplandığı mekanlar da aynı zamanda. Yani yöneticilerin kentte ilgili almış oldukları kararları ya da imparatorun aldığı kararları 'Halk Meclisi' çerçevesinde burada seslendiriliyor. Böylece herkesin alınan kararlardan bilgisi oluyordu. Bugünün teknolojisi olmadığı için kalabalık halde insanlar böyle bir platformda bir araya geliyordu. Ayrıca tiyatro gösterileri sergileniyordu. Bir kent için en önemli etkinlik alanıydı burası. Kentin sokakları boşalıp, Smyrna Tiyatrosu'nda bir araya geliyorlardı. Arkadaşlarını ve dostlarını görüyorlardı. Gladyatör dövüşleri oluyordu. Bunun yanında gladyatör hayvanla ya da hayvan ile hayvan arasında dövüşler de gerçekleşiyordu. Deniz savaşlarını temsilen, tiyatronun orkestrası su ile doldurulup, bir havuz haline getiriliyor ve maket gemilerle bu savaşlar canlandırılıyordu" diye konuştu.
'TARİHİ MEKANA UYGUN BİRÇOK ETKİNLİK İLERDE YAPILABİLİR'
İlk kademe kazılarını 2 yıl içinde tamamlamayı düşündüklerini belirten Prof. Dr. Ersoy, şöyle devam etti:
"Birinci kademe kazılarında 19 oturma sırası var. İlk kademe kazıları sonrasında, 1 yıl sürecek konservasyon süreci var. Oturma sıralarındaki kireç taşı bloklarının sağlamlaştırmaya ihtiyacı var. Bunun ardından İzmir önemli bir kültürel mekan kazanacak. Turizm açısından da muhakkak gelinmesi istenilen bir alan olacak. Sonrasında burada çeşitli etkinlikleri beklememiz lazım. Bu tarihi mekana uygun birçok etkinliğin, burada yapılabileceğini düşünebiliriz." (DHA)
FOTOĞRAFLI