Menü
Kadir GÜNEŞ-Mahir ALAN-Ahmet ATMACA/ADIYAMAN, (DHA)- CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ege Denizi’ndeki depremlere ilişkin belediye başkanları ile toplantı yaptığını ifade ederek, "Dün bütün belediye başkanlarımızla birlikte Ege Denizi’ndeki sismik hareketlilik üzerine görüşüldü. Biliyorsunuz, Yunanistan adaları bile boşalttı. Maalesef Türkiye’de devlet hiçbir şey yokmuş gibi davranıyor" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 6 Şubat depremlerinin yıl dönümü dolayısıyla bir dizi programlara katılmak üzere Adıyaman’a geldi. Sabah saatlerinde deprem şehitliğini ziyaret eden Özel, dua okuyarak, mezarlara karanfil bıraktı. Özel’e ziyaretleri sırasında milletvekilleri, belediye başkanları ve partililer eşlik etti. Mezarlık ziyaretlerinin ardından depremzedelerle sohbet ederek, sorunlarını dinleyen Özgür Özel daha sonra açıklamalarda bulundu.
‘BUGÜN ACIYI HATIRLAMA GÜNÜ’
Özgür Özel, yitirilen canlara rahmet dileyerek, bugünün siyaset değil, acıyı hatırlama günü olduğunu söyledi. Özel, "Adıyaman’da resmi kayıtlara göre 8 binin üzerinde kaybettiğimiz canımıza rahmet diliyorum. Tüm Türkiye’de resmi kayıtlara göre 50 binin üzerinde olan şehitlerimize rahmet diliyorum. Adıyaman o günlerde depremden çok fazla etkilenen sokaklarında adım atmanın mümkün olmadığı büyük bir yıkımı yaşamıştı. Abdurrahman Tutdere Başkanımızın yeğenlerini 3 yakınını enkazdan çıkarıp toprağa gömdüğünü görünce rakamların ne kadar gerçek dışı olduğunu hep birlikte gördük. Kefensiz defnedilen, kurallara rağmen DNA vermenin mümkün olmadığı, sayıların birbirine karıştığı bir büyük acının içindeydi o gün. 2 yıl sonra bugün şehitliğimizde deprem şehitlerimizi ziyaret etmek için buradayız. Bugün siyasetin günü değil. Acıyı hatırlamanın ve ders almanın günü" dedi.
‘KONUTLARIN TESLİM EDİLME ORANI YÜZDE 37’
Özgür Özel, Adıyaman’da deprem konutlarının teslim edilme oranlarının yüzde 37 olduğunu ifade ederek, 100 depremzededen 63’ünün konteyner kentlerde yaşadığını söyledi. Özel, konutlar 3’üncü yılda eğer biterse mutlu olacağını aktararak, "Adıyaman’da deprem konutlarının teslim edilme oranları yüzde 37. Yüz depremzededen 63 tanesi ya konteynerde ya da gurbette, sürgünde, evi olmadığı için gelemiyor. Oysaki Erdoğan bütün konutları teslim edeceklerini söylemişti. Bir yılda yüzde 2,5’unu teslim ettiler. İkinci yılda maalesef yüzde 30 seviyelerindeler. Üçüncü yılda biterse ben memnun olacağım. Sayın Cumhurbaşkanı bugün bile bunu başarı kabul ediyor 'verdiğim sözleri tuttum' diyor. Deprem öncesinde, deprem sırasında ve sonrasında sınıfta kalmış bir iktidarla karşı karşıya kalmış durumdayız. Aktif siyasetin yeri değil ancak bu kadar acının olduğu yerde büyük İzmir depremi, Muğla depremi gündemdeyken, geçmişte yapılan hataları dile getirmemek olmaz" ifadelerini kullandı.
‘KAPALI NUFÜS SAYIMI OLSA, BİLİNMEZLİKLER ORTADAN KALKARDI’
Özgür Özel, konteyner kentlerde kalan vatandaşların elektrik ve yemek servislerinin kesildiğini ifade ederek bunun kabul edilebilir bir yanının olmadığını söyledi. Bu kadar büyük bir afette kötü niyette değil, sistemde bir eksiklik olduğu için eleştirmek durumunda olduklarını aktaran Özel, kapalı bir nüfus sayımının yapılması ve kayıtlara geçirilmesi gerektiğini dile getirdi. Bunun yapıldığı taktirde bilinmezliklerin ortadan kalkacağını anlatan Özel, şöyle konuştu:
"Kötü bir yönetim olduğunu söyledim. Bir yılda herkes evine kavuşacak dediniz ve seçime girdiniz. Seçim çalışması olarak bunu kullandınız ve insanlardan oy istediniz. Hatta biz ücretsiz deprem konutları diyorduk, kendileri ücretli konut diyordu. Onlarınki hayal bizimki gerçek diyordu. Şimdi de kalkmış elektrik kesiyor, yemek servisini kesiyor. Tanınan imkanları kesiyor. Bu insanlardan elektrik parası istiyorsun, bunun kabul edilir yanı yoktur. Van depremi yaşandı, 6 yıl mücbir sebep kabul edildi. Burada mücbir sebebi 3’er ay uzatıyor. Konteynerde çorap satarak geçimini sağlayan vatandaştan 'vergi alacağım' diyorsun. Konteynerde örgü örüp geçimini sağlamaya çalışan ablamızdan beyanname istiyorsun. Van’da tek başına bir şehirde 6 yıl uygulandı. Ekonomi kötü diyecekler, yapamayız diyecekler. Zenginlerin vergileri alınmasın diye ödeneği koyuyorlar. Ya da kur korumaya 1,5 milyar dolar veriyorlar. İyi bir afet yönetim programımız olmadığı için depremde hayatını kaybeden çoğu vatandaşımızın cenazesi bulunamadı. Kim cenazesini bulduysa sevindi artık. Bu kadar büyük bir afette kötü niyette değil sistemde bir eksiklik olduğun için eleştirmek durumundayız. Aslında kapalı bir nüfus sayımı yapılmalı ve kayıtlara geçirilmeliydi. Bu olsaydı çok daha net sonuçlar alabilirdik. Bilinmezlikler ortadan kalkardı."
‘YUNANİSTAN ADALARI BOŞALTTI, TÜRKİYE BİR ŞEY YOK GİBİ DAVRANIYOR’
Özgür Özel, dün tüm belediye başkanları ile birlikte Ege Denizi’nde meydana gelen depremler ile ilgili görüşmeler gerçekleştirdiklerini ifade ederek, deprem sırasında ve sonrasında yapılacak işlerin kıymetli olduğunu söyledi. Yunanistan’ın depremler nedeniyle adaları boşalttığını ancak Türkiye’nin günlük hayatına devam ederek, hiçbir şey yokmuş gibi davrandığını vurgulayarak şöyle konuştu:
"Dün Ege’deki bütün belediye başkanlarımızla birlikte Ege Denizi’ndeki sismik hareketlilik üzerine görüşüldü. Biliyorsunuz Yunanistan adaları bile boşalttı. Maalesef Türkiye’de devlet hiçbir şey yokmuş gibi davranıyor. Uzmanlar 6 şiddetinin üzerinde deprem fırtınasının olabileceğini söylüyor ancak yetkililer günlük hayatlarına devam ediyorlar. Deprem sırasında ve sonrasında yapılacaklar kıymetlidir her gözyaşları kıymetlidir okunan her Fatiha kıymetlidir ancak esas kıymetli olan gözyaşını akıtmamak ve şehitleri vermemektir. Bunun için ben buradan devlet yetkililerine bir kez daha sesleniyorum. Yunanistan adaları boşaltmışken, dün bizim orada yaptığımız çalışmaya bilim insanları, yerel yöneticiler ve basın bu kadar önem veriyorsa burada yaşayan insanların ders aldığını gösterir. Ne yazık ki devletin bundan ders almadığını büyük bir üzüntüyle takip ediyoruz. Zaten depremden önce hazırlıklı olsaydık depremden önce 8 bin, Adıyaman’ın inancına göre 15 binin üzerinde şehidimiz olmazdı. Hem deprem illerini depreme hazırlamadık hem depremin olduğu günlerde imdada yetişmekte geciktik. Orduyu büyük bir saçmalıkla 3 gün boyunca kışlasında tuttuk. En lazım oldukları zamanda kışlada tuttuk. Ardından da verilen sözler tutulmadı." (DHA)
FOTOĞRAFLI
