10041,25%0,93
35,22% 0,18
36,77% 0,30
2961,45% -0,54
4790,58% -0,09
İstanbul - Fahrettin Altun: Filistin’deki zulmü sonlandırmak için en cesur mücadeleyi veren Türkiye'dir
Gülseren KARAPINAR-Harun ŞAHBAZOĞLU/İSTANBUL,(DHA)- CUMHURBAŞKANLIĞI İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 'UID MKYK-Bölge Başkanları Strateji Çalıştayı' programına katıldı.Burada bir konuşma yapan Altun, "Karşı karşıya kalınan bu büyük meselelerde, büyük sorunlarda ancak ve ancak atıl, pasif, bir şekilde süreci izleyen ve yönetemeyen bir unsur olarak gördük Avrupa'yı. Bu süreçlerde bu süreçlerin her birinde Türkiye aktör olarak varlık gösterdi.Diğer taraftan Filistin'de Gazze' de sürdürülen zulmü sonlandırmak için bütün dünyanın gözleri önünde en cesur mücadeleyi veren yine Türkiye'dir. Yine Sayın Cumhurbaşkanımızdır" dedi.
Uluslararası Demokratlar Birliği, UID Yıl Sonu Kapasite Geliştirme ve Eğitim Çalıştayı, 'UID MKYK- Bölge Başkanları Strateji Çalıştayı' programı, Bahçelievler’de Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un katılımıyla gerçekleşti. 'Dijital Medya Çağında Siyaset: Fırsatlar ve Tehditler' konulu bir konuşma yapan Altun, "Big Data'yı doğru kullandığınızda, doğru bir şekilde analiz ettiğinizde o takdirde toplumu anlık ve doğru bir şekilde okuma, farklı toplum kesimlerinin taleplerini doğru anlama, yeni yönelimleri görme, trendleri okuyabilme, gerçek anlamda bir sosyolojik çözümleme yapabilme imkanıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. İçinde bulunduğumuz çağın en önemli gerçeği ne yazık ki dezenformasyondur dedik. Bilgi kirliliğidir dedik. Mutlaka bu bağlamda çevik, stratejik bir mücadele içinde olmak gerekiyor. " ifadelerini de kullandı.
'AVRUPA KÜRESEL BİR AKTÖR OLARAK VARLIK GÖSTEREMİYOR'
Avrupa’nın küresel siyaset sahnesinde ki varlığını sürdüremediğini ifade eden Altun, "Avrupa’nın belki de son 200 yılına baktığımızda ilk defa bu kadar küresel siyaset sahnesinde etkisini yitirmeye başlaması. Avrupa gerçekten baktığımızda dünyadaki iktidar mücadelesindeki etkisini günden güne kaybeden bir hal içerisinde. Avrupa merkezcilik ideolojik bir yaklaşım olarak varlığını devam ettirse de, Avrupa Stratejik bir aktör, bir oyun kurucu küresel aktör olarak varlık gösteremiyor. Bunun birçok örneği var. Örneğin; Avrupa ülkelerini doğrudan etkileyen Rusya-Ukrayna Savaşı. Rusya Ukrayna Savaşı’nda, Avrupa ülkelerinin süreci yönlendirmeye, yönetmeye şekillendirmeye ilişkin bir başarısı ortaya çıkmadı; çıkamadı. Bunu biz çok farklı dönemlerde gördük. Rusya’nın genişleme politikası Avrupa’nın soğuk savaş bittikten sonra çekindiği üzerinde en fazla durduğu ve tehdit olarak telakki ettiği bir gelişme ve süreç fakat bununla birlikte bunu engellemeye yönelik bir somut bir başarısı ya da stratejik becerisi ortaya çıkamadı. Nitekim Rusya-Ukrayna Savaşı patlak gösterdiğinde, ki bu savaş baktığımızda Şubat 2022’den bu yana devam eden ve çok ciddi dünyada maliyetler üreten bir savaş. Avrupa’nın burada bir aktör olarak varlık gösteremediğini Avrupalı ülkelerin ve bir birlik olarak Avrupa’nın bir varlık gösteremediğini gördük" şeklinde konuştu.
'İSRAİL'İN ZULÜMLERİ BÜTÜN DÜNYA İÇİN MALİYET ÜRETİYOR'
İsrail'in Gazze’de uyguladığı soykırıma da değinen Fahrettin Altun, "Gazze’de İsrail’in uyguladığı soykırım. 45 binin üzerinde insanın katledildiği, bunların pek çoğunun çocuk ve kadınlardan müteşekkil olduğu, çok büyük bir soykırım. Bu soykırım karşısında Avrupa’nın genel olarak elbette Batı Dünyası’nın hiçbir surette sürece dahil olamadıklarını, olmadıklarını gördük. Burada iki yaklaşım var. Birincisi, ideolojik olarak Avrupa merkezci perspektif ne yazık ki bir İslam karşıtlığını, gizli bir İslam karşıtlığını bünyesinde barındırdığı için. Bölgede İsrail ve Filistin arasındaki ortaya çıktığı düşünülen bir çatışmada, daha tırnak içinde söylüyorum ‘Batılı olduğu’ varsayılan İsrail’in desteklenmesi zaten adeta adiyattan bir yaklaşımdır. Avrupa merkezci perspektifle İslamofobik bir perspektifle bu yaklaşım içinde olunduğunu görüyoruz. Fakat bir başka husus daha var burada. Bu da mukabiliyetten mahrum olması Avrupa’nın. Şu an itibariyle gelinen nokta stratejik olarak esas itibariyle Batı dünyası için de bir maliyettir. İsrail’in zulümleri sadece Ortadoğu'ya da İslam dünyası için bir maliyet üretmiyor aynı zamanda bütün dünya için bir maliyet üretiyor ve bu maliyeti esas itibariyle gücü kudreti olan aktörlerin engellemek için gayret sarf etmesi gerekir ve fakat Avrupa’nın bu bağlamda da bir faaliyet içerisinde olamadığını görüyoruz. Suriye konusu yine bütün dünyanın gözleri önünde cereyan eden bir büyük trajedi. 13 yıl bu iç savaş yaşandı ve gerçekten burada milyonlarca insan yerinden yurdundan edildi. Binlerce insan, on binlerce insan hayatını kaybetti ve büyük zulümler yaşandı. Bu büyük zulümler sürecinde ne yazık ki Avrupa’nın Avrupa ülkelerinin gerçek anlamda bir aktör olarak, küresel bir aktör olarak varlık gösterdiğini göremedik. Sadece ve sadece Avrupa’nın sürece, Suriye konusuna yaklaşımı oradan kaynaklı göçmen sorununu yönetmekle ilgili oldu. 'Suriye krizi bize göçmen maliyeti üretmesin' dediler. Tek meseleleri bu oldu. Nitekim bunu engellemek için de ne yazık ki insanlık tarihine gerçekten kara birer leke olarak geçecek şekilde ne yazık ki o zulümden kaçan masum insanların botlara binerek Ege’de, Akdeniz’de kendilerine yuva arayan o masum insanların maalesef bu yolculuğunu engellemek için yaptıkları zulümler kayda geçti. Botların şişlenmesi kayda geçti" dedi.
'TÜRKİYE AKTÖR OLARAK VARLIK GÖSTERDİ'
Fahrettin Altun, "Bütün bunlara baktığımızda gerçekten sadece karşı karşıya kalınan bu büyük meselelerde, büyük sorunlarda ancak ve ancak atıl, pasif, bir şekilde süreci izleyen ve yönetemeyen bir unsur olarak gördük Avrupa’yı. Bu süreçlerde bu süreçlerin her birinde Türkiye aktör olarak varlık gösterdi. Rusya-Ukrayna savaşında varlık gösterdi. Savaştan, savaşın başlamasından 1.5 ay sonra İstanbul’dan iki tarafı bir araya getirip barış görüşmelerini başlattı. Ondan birkaç ay sonra Tahıl Koridoru Anlaşması, yine İstanbul’da imzalandı. Savaşın, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başından itibaren en tutarlı, en doğru politikayı Türkiye sürdürdü. Bir taraftan Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne sahip çıkarken, savunurken diğer taraftan Rusya’yla diyaloğu devam ettirdi ve bu bağlamda bir barış ikliminin oluşması için çaba sarf etti ve hala bunun için Türkiye çaba sarf ediyor. Cumhurbaşkanımız hala bu çerçevede uluslararası alanda yoğun diplomatik faaliyetler yürütüyor. Bunu yürütebilme kabiliyetine haiz tek lider konumunda Sayın Cumhurbaşkanımız. Diğer taraftan Filistin’de Gazze’ de sürdürülen zulmü sonlandırmak için bütün dünyanın gözleri önünde en cesur mücadeleyi veren yine Türkiye’dir. Yine Sayın Cumhurbaşkanımızdır" dedi.
'DİKKAT DAĞINIKLIĞI SOSYAL MEDYAYLA DAHA DA DERİNLEŞİYOR'
Altun, "İçinde bulunduğumuz bu dijital medya çağı gerçekten siyaset yapanların hızlı reaksiyon vermesini, hızlı tepki vermesini ve sürekli kriz yönetmesini gerektiren bir yeni durum oluşturmuş durumda. Bu yönetilmesi oldukça zor bir süreç. Fakat bununla birlikte hataya da çok açık bir süreç. Zira sürekli olarak hızlı bir şekilde hareket edilmesi ve hızlı bir şekilde sürekli kriz yönetilmesi gereken bir süreçten bahsediyoruz. Bu neyi beraberinde getiriyor? Bu siyasal alanda hata yapmayı beraberinde getiriyor. Dolayısıyla, dijital medya çağında siyaset yapmanın bir zorluğu da burası.Yine diğer taraftan teknolojik yatırım maliyetlerinin artması ve buna bağlı olarak yine dijital kampanyaların maliyetlerinin artması bir diğer zorluk. Bunlara ek olarak nihayetinde seçmene ulaşmada, bireylere mesajı iletmede karşı karşıya kalınan bir başka zorluk. Nedir o? Seçmenin, bireylerin yaşadığı dikkat dağınıklığı. Gerçekten içinde bulunduğumuz çağda dikkat dağınıklığı yaşayan bireylerin varlığı günümüzün sosyopolitik gerçeklerinden bir tanesi. Bu dikkat dağınıklığı sosyal medyayla birlikte daha da derinleşen bir unsura dönüşüyor. Bu dikkat dağınıklığı yaşayan bireye, bir siyasal söylem ulaştırmak, ulaştırabilmek gerçekten dijital medya çağında siyaset yapmanın önemli zorluklarından bir tanesi. Diğer taraftan dijital medya çağında ötekileştirme, düşmanlaştırma, nefret söylemi, nefret suçu, İslam karşıtlığı, yabancı karşıtlığı gerçekten ırkçılığın artışı gibi hadiseler de karşımıza çıkıyor. Bu da gerçekten dijital medya çağında karşı karşıya kaldığımız siyaseti zorlaştıran bir diğer unsur" dedi.
'DİJİTAL MEDYA ÇAĞINDA ÇİFT YÖNLÜ BİR İLETİŞİM İMKANI KAZANILIYOR'
Fahrettin Altun, "Bütün bunlarla beraber tabii ki dijital medya çağında siyaset yapmanın belli imkanları da var. Herşeyden önce artık dijital medya çağında tek yönlü iletim yerine artık karşılıklı, çift yönlü bir iletişim imkanı kazanılıyor. Bu da seçmenle daha güçlü bir etkileşim demek. Anlık geri bildirim alma imkanı demek doğru kullanıldığında. Benim çok önemsediğim yine dijital medya çağında siyaset yapmanın çok önemli imkanlarından hatta ve hatta olmazsa olmaz unsurlarından biri de dijital medyayla beraber karşımıza çıkan o büyük veriyi kullanabilme imkanı. Big Data’yı doğru kullandığınızda, doğru bir şekilde analiz ettiğinizde o takdirde toplumu anlık ve doğru bir şekilde okuma, farklı toplum kesimlerinin taleplerini doğru anlama, yeni yönelimleri görme, trendleri okuyabilme, gerçek anlamda bir sosyolojik çözümleme yapabilme imkanıyla karşı karşıya kalıyorsunuz. İçinde bulunduğumuz çağın en önemli gerçeği ne yazık ki dezenformasyondur dedik. Bilgi kirliliğidir dedik. Mutlaka bu bağlamda çevik, stratejik bir mücadele içinde olmak gerekiyor. Gerçekten bugün kamuoyunu aydınlatma, doğru bilgiyi vermekten belki daha acil ve önemli olan şey dezenformasyonla mücadele meselesi. Ancak ne olursa olsun dezenformasyona karşı çevik ve stratejik bir mücadele olmazsa olmaz bir unsurdur" dedi.Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'a plaket takdim edildi.(DHA)