Türk dünyası devletleri ve milleti, çok zengin bir kültüre, güçlü bir medeniyete ve dolayısıyla çok köklü bir tarihe sahiptir.
Geniş coğrafyaları ihya ve imar ederek onlarca devlet kurmuş ve başka milletleri etkileyen sağlam medeniyetlerin mimarı olarak dünya tarihinde silinmez izler bırakmıştır.Türksüz bir dünya tarihi yazılamayacağını beyan eden tarihçiler haklıdırlar çünkü Türksüz yazılacak dünya tarihi eksik kalır, yavan kalır, tutarsızlık ve yalanlar tarihe hâkim olur.Pek çok alanda durmadan ileriye ve yeniliklere doğru evrilmekte olan dünya ve insanlık,bizsiz yazılamayacak asrımızın tarihinin yazılması için bize yön göstermektedir.
Medeniyet hinterlandımız, mazlum milletler, dünyada kalıcı barışı, adaleti ve refahı isteyen bütün iyi insanlar, güçlü ve büyük Türk Birliğine ihtiyaç ve özlem duymaktadırlar.
Dünyanın dört bir yanında yaşanan savaşlar,soykırım,acı ve sıkıntılar, esasında insanlığı yeniden Nizam ve Merhamet Medeniyeti ile buluşturacak kutlu bir doğumun, belki de yeni bir dirilişin doğum sancılarıdır.Türk dünyası her zamankinden daha fazla jeopolitik ve jeostratejik güce ve bu gücü harekete geçirecek yetişmiş kıymetli genç insan potansiyeline sahiptir.
Türk devletleri ve milleti bu birlikteliğin gerçekleşmesi için adımlar atmaya başladıklarından bu yana etraflarındaki kuşatma dozunun arttığını da görüyoruz.Tarih ders alınınca tekerrür etmeyeceği bilinciyle,problemlerimizin çözümüne akıl,milli şuur ve tarih açısından bakıyor, durduğumuz yeri daha doğru tespit ediyoruz.
Küresel egemen güçler kimden ve neyden rahatsız oluyorlarsa, top yekûn olarak durmamız gereken yerin işte tam orası olduğunu biliyoruz.
Dün karşımızda olanlar ile bugün karşımızda olanları masaya yatırdığımız da göreceğiz ki düşman aynı, niyetleri aynı,sadece şartlar farklıdır.Bu nedenledir ki titreyip kendimize dönecek,dün atalarımızın yaptığını,bugün de biz torunları olarak binlerce yıllık mazimizin gereğini yerine getirip,iri olup,diri olacak,medeniyet hinterlandımızda büyük ve güçlü birliktelikleri hayata geçirmenin gereğini yapacağız.
AB, NATO,BM gibi kurumların; küresel salgınlar,musibet ve afetler karşısında,Gazze örneğinde olduğu gibi mazlum milletlere yapılan soykırım suçlarının failleri karşısında aciz kaldığı görülmüştür.
Dünyadaki olaylara ve yapılan işgallere işlenen insanlık suçlarına baktığımız zaman görmekteyiz ki,tırnağı olan başını kaşımaktadır.Avrupa devletleri; birbirleriyle yaptıkları yüzyıl, otuz yıl süren savaşlara, yıkıma ve acılara rağmen Avrupa Birliğini kurdular.Türk Devletleri Teşkilatı’nda yer alan devletler ise tarihte birbiriyle çatışan kavgalı olan milletlerden değil; aynı tarihe, aynı ülküye ve aynı kültür değerlerine sahip olan tek millet,ayrı devletlerdir.Aynı millet, ayrı devlet olanlar pek ala askeri, siyasi, ekonomik,sosyal ve kültürel hayatın gerektirdiği pek çok alanda güç birliği sağlayabilirler.
Türk Devletleri Teşkilatı oluşturacağı birlikle, kendisini oluşturan özden kopmadan, kendinden olmayanı yok saymadan, öteki yapmadan, ezmeden, sömürmeden, onların kutsallarını tehdit etmeden üye ülkeleri ihya ve imar ederek bölge ve dünyanın barışına refah ve esenliğine büyük katkı sağlayacaktır.İnsanlık dışı bir takım çabalara girmek, Türk milletinin kodlarında ve ruhunda asla olmamıştır ve olması da yaradılışındaki ilahi hakikat gereği mümkün değildir.Tam tersine Türk devletleri kuracağı güçlü birlikle,fıtri olan diğergamlık özellikleriyle dünyada yalnız kalmış mazlum milletlere de yardım elini uzatacaktır.
735 tarihli Orhun Abidelerinde Bilge Kağan Atamız; “Başına geçtiğim Türk milletinin birliği ve yüceliği için gece uyumadım,gündüz oturmadım. Ölesiye, bitesiye çalıştım.” sözleriyle,o günden bu günlere Türk birliğinin önemini işaret etmiştir.
Büyük alim Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri’nin bizlere öğüdü; “Bir olalım, iri olalım, diri olalım” olmuş,yine Türk dünyasının büyük düşünce adamı, reformist eğitimci Atamız; İsmail Gaspıralının kutlu çağrısı,”Dilde, fikirde, işte birlik" olmamızdır.Ve bu kutlu yolda,Büyük Atatürk’ün “Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez.” sözü bizlere rehberlik edecektir.
Dünya siyasetinin tehlikeli bir sürece evrildiği bir dönemde Türk dünyasının artık vakit geçirmeden her alanda bir ve beraber olması aynı zamanda dünyamızın geleceği için de elzemdir.
Tez vakitte gerçekleşmesini dilediğimiz Türk Birliği, dostlarının sevinmesini, insanlığın övünmesini ve zalimlerin ise çekinip zulmüne son vermesini sağlayacaktır.
Barış ve refahın hâkim olacağı,insan merkezli bir dünya için çağımıza mühür vuracak olan Türk Birliği; şahsına münhasır özellikleriyle başka birliklerle kıyaslanamayacak kadar farklı ruh ve maneviyat ile dolu bir birliktelik olacağı için başka birlikteliklerin de asla alternatifi değildir.
Büyük Türk Hükümdarı Emir Timur Han’ın dediği gibi “GÜÇ ADALETTE, GÜÇ BİRLİKTEDİR.”