Mehmet Zafer

Tarih: 10.08.2024 19:20

Baskil 'de Genç Kayısı ağaçları neden kesiliyor

Facebook Twitter Linked-in

 

 

Ülkemizde herkesin üretimin olması gerektiğini bildiği ama üreticinin yerine kendini koyup empati yapmamayı ,bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı misyon edinmişliğin zirvesi var. Üretim deniliyor, ülkenin ayakta durması,hatta bağımsız kalabilmesi için üretimin şart olması gerektiğinin altı çiziliyor. 

 

 

Hayatında tarlaya gitmemiş, ‘ Ekin ‘ dediğimiz ; buğday,arpa,mercimek,nohut vs vs tarım ürünlerinin nasıl ekildiğini bilmeyen,nasıl biçildiğini, harmanın nasıl yapıldığından habersiz olan klavye ve kalem şövalyelerinin üretici hakkında attıkları nutukları dinliyoruz ve üretimin her aşamasını bilen biri olarak sadece gülüp geçiyoruz.

Üretici dediğiniz kişilerin nasıl emek verdiklerini bilseniz, ürünleri hasılat aşamasına getirene kadar çektikleri sıkıntıları bilseniz yine sizin umurunuzda olmaz,çünkü tarlada olan siz değilsiniz, ahıra girip çıkan siz değilsiniz. Hayvanların bakımını yapan,otlatan,yemini veren,hastalandığında terini silen, uykusuz sabahlayan siz değilsiniz . Siz nereden bileceksiniz üreticinin sorunlarını.

 

 

Kayısı üreticisinin gözünün doymadığını,”ucuza satın da millet yesin “ derken utanmadığınızı biliyoruz ama sizi ayıplamıyoruz,çünkü buna değmezsiniz. Bir kayısı ağacı kaç yılda meyve verecek duruma gelir,meyve verecek duruma gelene kadar çekilen emekten,eziyetten haberiniz yok tabi. Yılda iki kere kayısının köklerinin çapalandığını veya bellendiğini,yılda en az 5 kere ilaç atıldığını ,her ilaç atışında avuç dolusu paralar harcandığını bilmiyorsunuz. Tezgahta gördüğünüz sarı sarı kayısıların,gün kurusu dediğimiz mor kayısıların hangi aşamalardan,kaç kişinin ellerinden geçtiğini, dökülen terleri de bilmiyorsunuz. 

Ülkede her şeyin fiyatının üç dört kat arttığı bir dönemde kayısının geçen yılın fiyatının altında kaldığı sizin umurunuzda değil tabi. Üretici yaptığı masrafı, verdiği işçi parasını, çektiği emeği nasıl karşılayacağının hesabını kara kara yaparken,ve işin içinden çıkamadığı için yıllardır verdiği emeği de bir kalemde yakıp yetiştirdiği ağacı kesen üreticiyi kınarsınız. Kınarsınız, çünkü üretici umurunuzda değil. Baskil’de kayısı üretici fiyatlara kızıp, üreticinin emeğini hiçe sayanlara kızıp ağaçlarını kesiyor,siz bunu dahi pervasızca eleştiriyorsunuz. Çünkü fıtratınız bunu gerektiriyor…! 

 

 

 

 

İşte ,Baskil’de kayısı üreticilerinin durumunu anlatan Baskil sayfasından aldığım muazzam bir yazı , kelimesine dokunmadan burada paylaşıyorum ..

 

 

Baskil Yukarı Kuluşağı ve Zeyve köylerinde, yüzlerce genç kayısı ağacının kesilmesi, kayısının para etmemesi ve çiftçilerin içine düştüğü çaresizlik yüzünden gerçekleşti. Bu üzücü tablo, tarım politikalarının yetersizliğini ve çiftçilerimize verilen desteğin eksikliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Artan girdi maliyetleri, düşen alım fiyatları ve aracılarla komisyoncuların haksız kazanç sağlaması, çiftçilerimizi üretimden vazgeçme noktasına getirdi.

 

Ancak dikkat çekici olan sadece bu vicdan sızlatan tablo değil, aynı zamanda çiftçilerin yaşadığı zorlukları küçümseyen ve alaycı yaklaşan yorumlardır.

 

 

 

Bazı yorumlarda belirtildiği gibi:

- "Yerdeki ağaçlarda yaprakları kurumuş gibi sanki daha önceden kurumuş ağaçlar kesilmiş"

- "Dallar kesilince daha çok para ediyor demek ki"

- "Geçmiş olsun sanırım manolya hastalığı, bodamaya bakılırsa öyle görünüyor"

 

Bu tür yorumlar, sadece bilgi ve vicdan eksikliğinizi değil, aynı zamanda hastalığı yanlış yorumlayarak durumun ciddiyetini küçümsemek için kullanılan bahaneleri gözler önüne seriyor.

 

Ayrıca yerdeki ağaçların yapraklarının kurumuş olması, bu ağaçların daha önceden kurumuş olduğunu göstermiyor. Bu, çiftçilerin karşılaştığı derin mali sıkıntıların bir sonucudur ve basit bir "kuruma" olayı olarak açıklanamaz. Çiftçilerimiz, artan maliyetler ve düşen alım fiyatları nedeniyle mecbur kalıp sağlıklı ağaçları bile kesmek zorunda kalmıştır. Bu, basit bir "kuruma" olayı değil, derin bir ekonomik kriz ve çaresizliğin sonucudur. Alaycı ve yüzeysel yorumlarla bu durumu küçümsemek, sadece empati eksikliğinizi değil, aynı zamanda çiftçilerimizin yaşadığı gerçek sorunları anlamadığınızı da gösterir.

 

Gerçek sorunlarla yüzleşmek ve çözüm aramak yerine, bu tür basit ve alaycı yaklaşımlar, hem sizin hem de toplumun geleceği açısından büyük bir eksikliktir. Çiftçilerin emeğine ve yaşadığı zorluklara bu denli duyarsız yaklaşanlar, yalnızca bilgi eksikliğinizin değil, aynı zamanda insanlık değerlerinizin de sorgulanmasına neden olur.

 

Şimdi çiftçimizin yanında olma, sorunlarını anlama ve çözümler üretme zamanıdır. Çiftçilerimizin yaşadığı zorlukları anladığımızı göstermek ve onlara destek olmak, toplumsal dayanışmamızın ve değerlerimizin bir gereğidir. Her bir ağacın kesilişi, kamuoyunda yankı bulmalı ve tarım politikalarının yeniden gözden geçirilmesine vesile olmalıdır. Çiftçimize sahip çıkmak ve onların emeğini boşa çıkarmamak hepimizin sorumluluğudur. Aksi takdirde, tarım sektöründeki bu çöküş hepimizi etkileyen büyük bir sorun haline gelecektir. Çiftçilere dair bu tür küçümseyici yorumlar yapmak yerine, gerçek sorunlarla yüzleşmeli ve çözüm aramalıyız. Zira bu çiftçilerin yaşadığı çaresizlik hepimizin geleceğini etkileyen bir gerçektir.

 

Toplum olarak duyarsız kalamayız; onların emeği, bizim geleceğimizdir. Unutmayalım ki, çiftçimize sahip çıkmazsak, geleceğimize ihanet etmiş oluruz.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —