Av. Selahattin Sarıoğlu

Tarih: 26.03.2024 14:49

ADAM SINAMAYA SANİYEMİZ YOK

Facebook Twitter Linked-in


Pazar’a sandığa gidiyoruz.
Güzel bir seçim yaşansın, sonuçları Malatya’mıza, hemşerilerimize, ilimize-ildaşımıza hayırlı olsun inşallah.  
Her birimiz, demokratik duruşta, demokratik bakışta belli bir olgunluğa, seçim günü kavga döğüşünde de belli bir doygunluğa ulaştık.
Tahrikçilere, kraldan çok kralcılara itibar etmiyoruz artık.


Eskiden, belediye seçimlerinde, özellikle muhtar seçimlerinde çok olay olurdu.
Bir defa Belediye Seçimlerinde CHP görevlisi olarak Dilek Gölpınar’daydım.
İki adayın tarafları arasında bir gerginlik oldu.


Hemen araya girdim.  Yatıştırdım.
Buna rağmen, diğer adayın abisi Dilek merkezde, herkesin içinde,
-Sen, vurun vurun dedin. Milletvekili adayı olduğunda göreceksin sen dedi.
“Kasaba politikacılığı” denen kavram boşa çıkmamış…
Gölpınar’da görevli Jandarma Astsubayı, kavga döğüşte işe yararım diye, bana,
-Avukat bey siz buradan gitmeyin diyordu.
Benim, “Vurun, vurun” dediğimi söyleyenle de sonra çok güzel amca yeğen olduk.
Dilek’te, yürüyerek bir cenaze evine gidiyordum.
Yanımda bir traktör durdu, baktım o.
Israrla traktörüne aldı, beraber gittik taziyeye.
Bu da bir özür dileme şekliydi.
Nur içinde yatsın.
Dilek’te, rahmetli babamın ilk muhtar adaylığıydı ve başka aday yoktu.


Biz ilkokuldaydık.
Tek aday olarak, sandığa kaç oy atılacağı konusunda tartışma olmuş, “Yarıdan bir fazla oy olmalı” denilince bize iş çıkmıştı.
Yüzlerce kağıda babamın adını yazdık.
Bir oy bile olsa kafiymiş meğer.
Babam muhtar olunca, anneme bir dikiş makinası almıştı, markası Aga’ydı.
Babam, kendisine de, üzerinde “Köy Kanunu” yazan, kara kaplı, kapkalın bir kitap almıştı.
Onu uzun uzun okurdu.


Şehre gittiğinde, dönüşünde koşar, karşılar, elinden yiyecek bir şey değil, cebinden gazeteyi kapar, spor yazan arka sayfayı çevirir okurduk. Babam,
-Oğlum önce birinci sayfayı okuyun derdi.
Evimizden gazete eksik olmazdı; ya Milliyet, ya Cumhuriyet, ya Akşam’dı.
Malatya’da, sabah erkenden, caddede, kucağına doldurduğu gazeteleri koşar adımlarla satan çocuğun yüzü ve sesi gözümden ve kulağımdan gitmez: Gazete Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet, Tercüman, Akşaaaammmm! Gazete… diye bağırırdı.
Babam, uzun yıllar karşısına kimse çıkmadan muhtarlık yaptı.
Aramızdan ayrılırken de muhtardı.
Bahçeye, altı odalı kocaman bir ev yaptırdı ama içinde bir yıl oturmadan, en küçüklerimiz iki ve üç yaşında olan altı erkek, bir kız kardeşi ve bir kahraman anneyi koyup gitti.
Bak yine doluktum…
Öbür dünyaya göç etmiş bütün babalara, analara rahmet olsun!
Evet, milletvekillerimizi, (Onları Milletin vekili saymıyorum. Onlar PKK’nın vekili) seçtik. Cumhurbaşkanımızı seçtik.
Gençler için söyleyeyim, eskiden Cumhurbaşkanını Meclis seçiyordu.
Aylarca Mecliste seçim turları oluyordu.


Cumhurbaşkanının bir yetkisi de yoktu, yaptığı bir iş de.
Bundan dolayı Çankaya Noteri deyimi çıkmıştı.
Cumhurbaşkanı adayı, şimdi Büyük Türk Milletinin karşısına çıkıyor.
Bir mazisi, bir öyküsü, bir başarısı, bir mücadelesi, bir yiğitliği, kahramanlığı, bir liderliği olmadan nasıl Milletin karşısına çıkıp, yarıdan fazlanın oyuna talip olabilirsin…    
Mesela bir Necdet Sezer Cumhurbaşkanımız vardı.


Bir hakimdi. AYM başkanıydı. O kadar!
Zaten “o kadar” cumhurbaşkanlığı yaptı.
Şahsına saygı duyuyor, sistemi eleştiriyorum.
Şimdi, Cumhurbaşkanımız Devletin, Bakanlarıyla, Ordusuyla, valisi, kaymakamıyla hepsinin başı; kağıtta değil hayatta başı.
Milletimizin Anayasa’yla kendisine verdiği yetkileri kullanarak, her biri bir Yüksek Türkiye İşçisi olan Bakanları yedi yirmi dört çalıştırıyor, Devlet çarklarını yeniliyor, yağlıyor, büyütüyor ve tıkır tıkır işletiyor.
Ne için?
Bu büyük ve yüce Milletimizi, “Başına vur ekmeğini al” durumundan, “Biz adam olmayız!”, “Böyle gelmiş, böyle gider!” yargısından kurtarmak, şanlı tarihine yakışır doruklara çıkarmak için.
Dört gün sonra Yerel Seçim var.
Deprem vurgunuyuz, acılıyız, ağır yaralıyız.
Bizim, adam denemek için saniyemiz yok.
Garantili davranıp, tecrübeli olanı seçmeliyiz.
Malatya’mızın haline ilişkin bilgisi, dürüstlüğü, tecrübesi kanıtlanmış adaya oyumuzu vereceğiz.
İnanıyorum, Malatyalı bu olgunluktadır, bu bilgeliktedir.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —