Av. Selahattin Sarıoğlu

Tarih: 27.02.2024 17:33

BIRAKTIM TADI KALMAMIŞTI

Facebook Twitter Linked-in

Eski belediye binasının karşısında, Halk Bankasının duvarının dibinde bir tabureye oturup, Milli Piyango bileti satan, kirpikleri birbirine ince dikilmiş gibi iki gözü görmeyen bir amca vardı.

 

Gırtlağının ilk boğumundan çıkan çok dikkat çekici bir sesle, “Milii piyango! Milli piyango!” diye seslenirdi.
Bilenimiz, duyanımız çoktur.
Çok zamandır, belki sekiz, on yıldır görünmüyordu.
Geçen gün, Fuzuli Caddesinden aşağı doğru inerken, eski belediye yakınında, elinde çubuğu, ‘tık, tık’ vurarak giden görme engelli bir vatandaşımızı, kaldırımın kenarında duran bir eşyaya çarpacak gibi ilerlerken görünce atıldım. Ama o benden önce fark etti ve hemen yolunu düzeltti.
Ben bu hamleyle koluna girdim. Yönümüz kavşağa doğruydu ve çok da yaklaşmıştık çünkü.
Selam verdim. O, Milli Piyango satıcısıydı.
“Bilet satmıyorsun artık!” dedim. “Bıraktım. Tadı kalmamıştı.” dedi. “Milli Piyango idaresinin işi de çok şüpheli. 

 

 

 

 

O kadar kişiye büyük ikramiye çıkıyor ama çoğunun kim olduğu bilinmiyor.” diye ekledi. Ki bu çok farklı bir yaklaşımdı… Şüpheci, tartışılabilir bir düşünceydi. Dedim, “Maşallah çok iyi görünüyorsun.” “Yetmiş altı yaşındayım” dedi. “Çok iyisin.” dedim. Sol elini, omzumda, sırtımda gezdirdikten sonra, “Sen öğrenci misin?” diye sordu. Fazla kilomun olmamasına bakıp öğrenci sanmıştı herhalde. “Yok, yok, avukatım” dedim. “Ooo Allah merhametini artırsın. Çok mütevazi bir insansın. Allah merhametini artırsın.” dedi.
Böyle güzel sözler işiterek, gitmek istediğini söylediği kavşağın Taş Mağaza tarafına beraber geçtik.
Sonra çok güzel duygularla ayrıldık birbirimizden… 6 Haziran 2019

 

YEDİ AY DIŞARI ÇIKMAMIŞ

 

Bir hafta kadar önce, kendi depremle yok olup adı kalan, bıraktığı futbol sahaları büyüklüğündeki boşluklarda naylon dükkanlar kurulan ünlü Akpınar semtinde yürürken, bir tabureye oturmuş, yara bandı ve çakmak satan, iki gözden yoksun, Malatya’nın tanıdığı, çoktandır da görmediğim amcayı gördüm.

Eliyle, sol yanındaki torbadan çakmaklar alıyor, parmak dokundurmasıyla, önündeki küçük tablanın çakmak bölümündeki boşlukları dolduruyordu.

Bir süre izledim, işinin ne kadar güç olduğunu gördüm, düşündüm, dua ettim, kendim için şükrettim, şükrettim.

Bu arada, kaldırımın karşısındaki konteyner dükkandan karton bardakta çay getirildi. Eline verildi.

Bardak doluydu. “Dökmeyesin, dökmeyesin” diye uyarıldı. O, “Yok, yok dökmem” dedi ve hiç dökmedi.

Bana da getirmek istedi, üsteledi, “Az önce içtim”dedim.

Hasan Aygir amcanın yanına çömeldim. Konuşmaya başladık.

Üç yaşında çiçek hastalığından gözlerini kaybetmiş.

Pütürge’nin Tıtirik, Ormaniçi köyünden.

Seksen yaşında. Bir evlilik yapmış, Ayrılmışlar. “O da ama mıydı?” dedim. “Bir gözü görmüyordu” dedi. Bir kızları olmuş. “Kızım Ankara’da oturuyor. Gidip bazen orada kalıyorum. Ama çok kalmıyorum.” dedi.

“Kiminle kalıyorsun?” dedim. “Bacımla” dedi.

“Tartıcılık, Milli Piyango satıcılığı da yaptım” diyor, “Biliyorum, hatırlıyorum.” dedim.

İnançlı, dindar.

Bazen elini elimin üstüne koyuyor, hatta öyle kalıyor bir zaman.

Çömelip durduğum için, ikide bir, “Sen çok yoruldun! Düşmeyesin!” diyor.  Bu arada, misafirperver dükkancı bana da çay getiriyor, kaşıkla, şekerle.

Teşekkür ediyorum, “Şeker koymuyorum” diyorum.

Çay tam da sohbetin demlendiği, çayın arzulandığı zamanda geliyor ki, bu beni çok mutlu ediyor.

“Ayakkabıcı pazarının oradaki Sofular Çayevinde, bir imam bana, ‘Gözlerin görmüyor. Göz günahın olmaz senin’ dedi.”

“Biri de, ‘Depremde zenginlere bir şey olmadı, fakirler öldü’ dedi. Ona dedim ki, ‘Allah’ın işine ne karışıyorsun?’ ” 

“Depremden sonra yedi ay dışarı çıkmadım. Her taraf yıkılmış. Nere sağlam, nere çürük belli değil. Yollar da karışmış. Ben şimdi biliyorum. Kışla caddesinden yukarı çıkıp sola dönersen Sivas Caddesi. Devam edersen Hürriyet Parkı var orada diyor.

Kendisi gibi Milli Piyango bileti satmış olan yaşıtı İsmail Amcayla arkadaş olduğunu, görüştüğünü söylüyor.

Otururken, tokalaşıp, yanaklarımızı birbirine dokundurup, sevgiyle, saygıyla, teşekkürlerle, duayla, ayrılıyoruz.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —