9434,87%1,32
38,32% 0,05
43,71% 0,79
4104,31% 0,14
6674,80% -0,23
Yeniden Refah Partisi Başkan Vekili ve Ar-Ge’den Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Doğan, yazılı açıklamasında, “’Kanal İstanbul Asla Yapılmamalıdır’ kitabımızda da öz olarak belirttiğimiz gibi Montrö Sözleşmesinin ülkemize sağladığı avantajların kaybolacak olması, Trakya bölgemizdeki askeri mahzurlar, İstanbul’a su taşıyan kaynakların tahrip olması, boğazlardan geçen gemi sayılarının her yıl azalması, Kanal İstanbul üzerine yapılacak köprülerin maliyeti, kanal bölgesinden yapılacak hafriyatın 3 milyar tonu bulması ve bunların döküleceği yerin belirlenememesi, Türkiye-Avrupa birliği arasında gerçekleşen 210 milyar dolar civarındaki ticaret hacminin etkilenmesi, Tuna nehrinin bütün pisliklerinin akıntılar sebebiyle Marmara Denizine akacak olması, bölgenin deprem kuşağı içinde olması, kanal bölgesindeki inşaatlar sebebiyle tahrip olacak elektrik, su doğalgaz hatlarının yeniden yapımındaki maliyetler, İstanbul havalimanının altındaki kömür havzalarında oluşacak çökmeler, Trakya bölgesindeki yeraltı su seviyesinin çok düşmesi, Ortodox Ekümenliğinin kanal ile İstanbul boğazı arasındaki bölgede Vatikan benzeri bir devletçik kurma hayalleri bu kararlarının değişiminde etkili olmuştur. Ancak siyaseten hem vazgeçmiş gözükmemek hem de önceden söz verilen, belki de müteahhitlerce parası önceden tahsil edilen binaları Katar, BAE ve yurtiçi sahiplerine vermek için böyle bir yol izliyor olabilirler” diye konuştu.
Aydal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi elindeki kanuni imkanları kullanarak inşa edilen binalara atıksu deşarj bağlantısı, su aboneliği vermemiştir. Bu binaları temiz su havzasında oluşturacağı kirlilik Sazlıdere barajındaki suları içilebilir su olmaktan çıkaracaktır. Yapıların içme suyu, yağmur suyu ve atık su bağlantıları için muhtelif şirket başvurularıyla bağlantı noktası ve deşarj noktalarının bildirilmesi taleplerine planın havza mevzuatına aykırı olması ve İBB’nin olumlu görüşü bulunmaması sebebiyle 21.10.2024 tarihli ve 1213400 sayılı yazı ile belediye tarafından olumsuz görüş bildirilmiştir. Özellikle Sazlıbosna TOKİ konutları bir baraja yaklaşılmaması gereken ve kırmızı hatlarla belirlenen alan içine de taşmıştır. Böyle bir yapılaşmaya ÇED raporları düzenleyen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın nasıl müsaade ettiği de ayrı bir sorudur. Hükümet ve İBB arasındaki bu mücadelenin daha uzun müddet devam edeceği düşünülmektedir. Proje kapsamında müteahhit firmalardan üçüne şantiye suyu aboneliği yapılmışken, plan için iptal davası açılması akabinde abonelikler iptal edilmiştir. Halihazırda yapılara ait su ve atıksu abonelikleri yoktur. Bir başka deyişle bu binalar gecekondu hükmündedir. Kanal İstanbul projesi ve bölgedeki inşaat faaliyetleri İstanbul’da ciddi bir su krizi oluşturabilir.”