Yağmur ÖNGÜN/İZMİR, (DHA)-BEHÇET Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde öğretmen olarak görev yapan ve lösemi hastası çocukların başucunda ders anlatan sınıf öğretmeni Nezih Yaşar Bor (62), "Özellikle onkolojide yatan ve uzun süre kemoterapi tedavisi gören çocuklarla ilgileniyoruz. Velilerden 'Hocam çocuğumun tedavisinin bir parçası oldunuz' diye görüşler alıyoruz. Bu sözleri asla unutamam. Bizim de amacımız, onların tedavilerine katkıda bulunabilmek. En büyük mutluluğumuz, çocuklarımızın iyileşmesi ve bunun için de elimizden geleni yapıyoruz" dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği ile başlayan 'Hastanede Eğitim Hizmeti' İzmir'de İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün desteği ile sürüyor. Hastane Okulu uygulaması, Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi gören çocukların eğitimden uzak kalmaması için 1995'te uygulanmaya başlandı. Bu kapsamda Konak ilçesindeki Kahramanlar Mustafa Öğütveren İlkokulu'nda kadrosu bulunan sınıf öğretmeni Nezih Yaşar Bor, Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde hastane öğretmeni olarak görev alıyor. 1992 yılından beri öğretmen olan Bor, 1995 yılından itibaren tedavi gören çocuklara eğitim veriyor. Özellikle uzun süreli tedavi gören kanser hastası çocukların başucunda ders veren Bor, kimine en baştan okuma yazma öğretirken kimi çocuğa satranç, drama dersleri gibi etkinliklerle motivasyon kaynağı oluyor.
'YATAĞIN BAŞINDA BİREBİR DERS İŞLİYORUZ'
Çocuklara faydalı olabilmek için kurslara gittiğini ve 2000 ile 2005 yılları arasında da Fransa'daki hastane okullarını inceleme fırsatı bulduğunu söyleyen Bor, "Amacımız, hastanede uzun süreli yatan çocukların eğitimden geri kalmasına engel olmak. Hastanede kaldıkları süre içerisinde mevcut olan sınıfa gelebilenlerle sınıf ortamında gelemeyenlerle ise yatağı başında birebir ders işliyoruz. Özellikle onkolojide yatan ve uzun süre kemoterapi tedavisi gören çocuklarla ilgileniyoruz. Bu onları çok mutlu ediyor, onların sevinci de beni mutlu ediyor. Velilerden 'Hocam çocuğumun tedavisinin bir parçası oldunuz' diye görüşler alıyoruz. Bu sözleri asla unutamam. Bizim de amacımız, onların tedavilerine katkıda bulunabilmek. En büyük mutluluğumuz, çocuklarımızın iyileşmesi ve bunun için de elimizden geleni yapıyoruz" dedi.
'HASTANE SINIFINI BİR TERAPİ MERKEZİ GİBİ KULLANMAYA ÇALIŞIYORUZ'
Sınıf öğretmeni Gülistan Çelik ile ilkokul çocuklarıyla ilgilendiğini belirten Bor, "Ortaokul, lise öğrencileri için de valilik doğrultusunda branş öğretmeni arkadaşlar geliyor. Çocuklarla odalarında ders ve ders dışı etkinlikler yapıyoruz. Çocuklar bu şekilde çocuklar mutlu oluyor. Gönüllü olarak hastanede görev almayı tercih ettim. Bunun için ayrı bir eğitim aldım. Ayrıca Gülistan hocamızla da çocuklara daha fazla yardımcı olabilmek için drama eğitimi aldık. İçine kapanık, konuşmak istemeyen çocuklarımıza faydalı olabilmek için ayrıca çalışmalar yapıyoruz. Buradaki ortam okullara göre elbette çok farklı. Görevlendirmeyle gelen öğretmenleri hemen başlatmıyoruz. Önce gelip ortamı görüyorlar. Çünkü herkes bu ortamda olmak istemeyebilir, insanı derinden etkiliyor. Bunun için gönüllü olması lazım. Biz de bu işleri gönülden yapmaya çalışıyoruz. Buradaki mezuniyetler de bir ayrı oluyor. Buradan tedavileri bitip, giden çocuklar 5-6 ay ya da 1 yıl sonra tekrar geldiklerinde onları tanıyamıyoruz. Saçları çıkmış, uzamış, büyümüş olarak geri geliyorlar. Bu da ayrı bir mutluluk veriyor. Burada okuma yazma öğrenip, giden daha sonra üniversiteyi kazanan çocuklarımız bizi hastanede ziyaret etmeye geliyor. Sadece okul olarak değil, hastane sınıfını bir terapi merkezi gibi kullanmaya çalışıyoruz. Etkinliklerle çocukların motivasyonlarını arttırıyoruz" diye konuştu.
'ÖĞRETMENLERİMİ ÇOK SEVİYORUM'
Hastanede 2 aydır lösemi tedavisi gören ve 3'üncü sınıfa hastane okulunda devam eden Zeki Mustafa Kılıçöz (8), hastanede derslerinden geri kalmadığını ve böylelikle sıkılmadan vakit geçirdiğini söyledi. Kılıçöz, "Öğretmenlerimin verdiği ödevleri yapıyorum, zaman zaman bize dergiler veriyorlar. Onları okumayı seviyorum. Öğretmenlerimle ders işliyorum ve çok eğlenceli vakit geçiyorum, hiç sıkılmıyorum. Öğretmenlerimi de doktorları da çok seviyorum" dedi. Zeki Mustafa Kılıçöz'ün annesi Songül Kılıçöz (45) de "2 ay önce lösemi teşhisi konuldu ve tedavi altına alındı. Bazen ders çalışmak istemediği, yorgun olduğu zamanlar oluyor ama yine de hocalarımızın desteği ile motive olup, çalışıyor. Öğretmenleri sayesinde mutlu oluyor. Burada derslerinden geri kalmamasına da ayrıca memnunum" diye konuştu.
'ÇOK MEMNUNUZ, MUTLUYUZ'
Aynı hastanede lösemi tedavisi gören ve hastanede 1’inci sınıfa başlayan Bilge Deniz Karadeniz (6), "Burada öğretmenlerimle mutluyum. Öğretmenlerimle resimler çiziyorum, ödevlerimi yapıyorum. Bütün öğretmenlerimi çok seviyorum" dedi. Bilge Deniz Karadeniz'in annesi Elif Karadeniz (30) de "26 Ağustos'ta lösemi teşhisi konuldu ve o zamandan beri tedavi görüyor. Hocalarımız çok ilgililer. Biz de bu durumdan çok memnunuz, mutluyuz. Bilge Deniz de öğretmenlerini çok seviyor ve birlikte çok güzel zaman geçiriyorlar. Onun için de motive edici oluyor. Tedaviye de çok katkısı oluyor ve okulundan geri kalmaması da bizi motive ediyor" diye konuştu.
'ARKADAŞLARIMDAN DAHA ÖNDEYİM'
2 aydır lösemi tedavisi gören ve 7'nci sınıfa giden Nevzat Efe Susam (12) ise "Buraya gelip ders anlatmalarından çok mutlu oluyorum. Birçok öğretmenimden daha çok seviyorum. Okuldaki arkadaşlarımdan geri kalmıyorum aksine bence daha öndeyim. Öğretmenlerim sayesinde iyi vakit geçirebiliyorum" dedi. (DHA)
FOTOĞRAFLI