10834,71%1,00
36,67% 0,19
39,92% 0,29
3521,73% 0,12
5671,28% 1,27
Kübra SONKAYA- Canberk ÖZTÜRK/ ANKARA, (DHA)- HEKİM Birliği Sendikası, 14 Mart’ta tüm basamaklarda iş bırakma eylemiyle ilgili basın açıklaması yaptı. Hekim Birliği Sendikası Genel Başkanı Dr. Hatice Çerçi Balcı, “Rotamız Atamız Projesini hayata geçireceğiz. Atamızın kurtuluş mücadelesi rotasını izleyerek, Milli Mücadele’nin simge şehirlerine gidecek, hekimlerin ve sağlık emekçilerinin hak mücadelesinde tarihi bir adım atacağız” dedi.
Hekim Birliği Sendikası, 14 Mart Tıp Bayramı’nda doktorların tüm basamaklarda iş bırakma eylemine ilişkin Çankaya’da basın açıklamasında bulundu. Açıklamada, hekim haklarının korunması talep edilirken Merkezi Hekim Randevu Sistemi’ne (MHRS) ilişkin sorunlar da ele alındı.
‘MİLLİ MÜCADELE’NİN SİMGE ŞEHİRLERİNE GİDECEĞİZ’
Hekim Birliği Sendikası Genel Başkanı Dr. Hatice Çerçi Balcı, hayata geçirilen Rotamız Atamız Projesi’nden söz ederek, “Bugün 14 Mart Tıp Bayramı. Ne yazık ki, hekimler için bir bayram havasında kutlanamayan, aksine sorunlarımızın her geçen gün daha da derinleştiği bir dönemdeyiz. Bizler, hayatımızı insan sağlığına adayan hekimler olarak, mesleğimizin itibarını korumak, emeğimizin karşılığını almak ve hak ettiğimiz çalışma koşullarına ulaşmak için buradayız. Türkiye’nin dört bir yanında fedakârca görev yapan hekimler, ağır çalışma koşulları, adil olmayan ücret politikaları, sağlıkta şiddet ve özlük haklarında yaşanan kayıplarla mücadele etmektedir. Hakkıyla görev yapabileceğimiz, halkımıza nitelikli sağlık hizmeti sunabileceğimiz, emeğimizin karşılığını tek kalemde alabileceğimiz, mesleğimizin hak ettiği saygınlığı görebileceğimiz ve şiddetten uzak, güvenli çalışma koşullarına kavuşabileceğimiz bir sistem istiyoruz. Özlük haklarımızın iyileştirilmesi, şiddetin son bulması ve ekonomik güvencemizin sağlanması, yalnızca hekimlerin değil, toplumun tamamının hakkıdır. Bugün burada bir kez daha vurgulamak istiyoruz; Sağlık sistemi, hekimlerin emeği üzerinden şekillendirilemez. Hekimler, hakları yok sayılarak, tükenme noktasına getirilerek çalıştırılamaz. Hekim Birliği olarak çok önemli bir projeye başlıyoruz. Bu projemizi 14 Mart Tıp Bayramı’nda sizlerle paylaşmanın heyecanını yaşıyorum. ‘ROTAMIZ ATAMIZ’ projesi ile yeni ufuklara yol alıyoruz. Ödemiş, gönüllü köylüler, efeler ve birkaç yedek subaydan oluşan ‘Yiğit Ordusu’ ile Milli Mücadele’nin ilk kitlesel direnişinin merkezi olmuştur. Türkiye’nin en büyük hekim sendikası Hekim Birliği olarak, bu ülkenin aydınlık yüzlü hekimleriyle, merkez yönetim kurulumuz ve üyelerimizle “Rotamız Atamız” projesini hayata geçireceğiz. Atamızın kurtuluş mücadelesi rotasını izleyerek, Milli Mücadele’nin simge şehirlerine gidecek, hekimlerin ve sağlık emekçilerinin hak mücadelesinde tarihi bir adım atacağız” dedi.
‘SAĞLIK ÇALIŞANLARIMIZIN SESİNE KULAK VERİLMESİ GEREKMEKTEDİR’
Genel Başkan Yardımcısı Dr. Helin Bağcı ise birlik ve beraberlik çağrısında bulunarak “14 Mart Tıp Bayramı’nın, hekimlerimizin fedakarlıklarının ve hak ettikleri değerlerinin hatırlanacağı bir gün olmasını ümit ederken, sağlık sistemindeki sorunların her geçen gün büyümesi ile bu özel gün; bayramdan çok bir hak arayış sembolüne dönüşmüş durumdadır. Gün geçmiyor ki sağlıkta şiddet, ağır çalışma koşulları, emekliliğe yansımayan hem ücretler, MHRS sürelerinin kısalığı gündeme gelmesin. Mevcut sorunlarımızın çözülmemesi, görmezden gelinmesi sonucu hekimlerimiz mutsuz, gelecek kaygısı içindedir. Hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarımızın sesine artık kulak verilmesi gerekmektedir. Bu nedenle Hekim Birliği çatısı altında birleştik, birlikten güç doğar dedik. Değerli meslektaşlarım, gelin birlik olalım” ifadelerini kullandı.
‘UZMANLIK EĞİTİMİ POLİTİKASI OLUŞTURULMALIDIR’
Genel Başkan Yardımcısı Dr. Çağlar Yıldırım, tıp fakültesi eğitimlerine değinerek, “Bugün 14 Mart Tıp Bayramı ve bizler bu ülkenin hekimleri olarak emeğimizin karşılığını alarak, onurlu bir şekilde mesleğimizi icra etmenin mutluluğunu yaşamak isterdik. Ancak ne yazık ki, bugün burada bir bayramı değil, haklarımız için mücadeleyi konuşuyoruz. Bugün iş bırakıyoruz çünkü sesimizi duyurmak, sorunlarımızın çözülmesini sağlamak istiyoruz. Hekimlik mesleği, uzun yıllar süren yoğun ve özverili bir eğitim gerektirir. Ancak son yıllarda kontrolsüz bir şekilde açılan tıp fakülteleri, ciddi bir nitelik sorunu doğurmuştur. Yeterli akademik kadroya ve altyapıya sahip olmayan fakülteler, tıp eğitiminin kalitesini düşürmekte, hekim yetiştirme sürecini bilimsel ölçütlerden uzaklaştırmaktadır. Nitelikli hekim yetiştirmenin ilk şartı, eğitim kalitesinin güvence altına alınmasıdır. Bilimsellikten uzak, sadece sayı artırmaya yönelik politikalar terk edilmeli, nitelikli tıp eğitimi sağlanarak toplum sağlığı güvence altına alınmalıdır. Bir diğer önemli sorun Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Sınavı (DUS) süreçlerinin, plansız ve yetersiz düzenlemeler nedeniyle genç meslektaşlarımız için belirsizliklerle dolu bir hale gelmesidir. İhtiyaç analizleri yapılmadan artırılan kontenjanlar, eğitim altyapısının yetersizliğiyle birleştiğinde, hekimlerin uzmanlık eğitiminde ciddi sorunlara yol açmaktadır. Uzmanlık eğitimi alacak hekimlerin nitelikli, donanımlı ve alanında yetkin eğitimciler tarafından yetiştirilmesi elzemdir. Bu nedenle sağlık sisteminin ihtiyacına uygun, bilimsel temellere dayanan ve uzun vadeli bir planlama ile yürütülecek bir uzmanlık eğitimi politikası oluşturulmalıdır” dedi.
‘DİŞ HEKİMLERİNE MESLEKİ SINIRLARI ZORLAYAN HASTA SAYILARI DAYATILMAKTADIR’
Dt. Özgür Öz de diş hekimlerinin yaşadığı sorunlardan bahsederek “Diş hekimlerine dayatılan adaletsiz uygulamaları kabul etmiyoruz. Diş hekimleri olarak yıllardır görmezden gelinen sorunlarımız artık tahammül edilemez hale gelmiştir. Yüksek MHRS sayıları artık diş hekimlerine günlük randevu limitleri dışında, fiziki ve mesleki sınırları zorlayan hasta sayıları dayatılmaktadır. Bu, hem hekimlerin tükenmesine hem de hastaların nitelikli hizmet almasının önüne geçmektedir. Düşük teşvik dağıtım oranları, sağlık sisteminin yükünü omuzlayan diş hekimlerinin hakkını almasını engellemekte, şu anki dağıtım sitemiyle her bir meslektaşımın yüzde 42 geliri gasp edilmektedir. Vardiyalı çalışma sistemi, hasta yoğunluğuna çözüm olarak sunulan vardiyalı sistem, hekimlerin aile ve sosyal hayatını yok sayarak uygulanmaktadır. 00.00 sonrası nöbet uygulaması, gece yarısından sonra nöbet zorunluluğu, dinlenme hakkımızı gasp eden ve sağlık hizmetini sürdürülemez hale getiren bir uygulamadır. Düşük malzeme kalitesiyle çalışma mecburiyeti, kamuya ait sağlık kuruluşlarında kullanılan malzemelerin yetersizliği, diş hekimlerinin verimli ve güvenli bir şekilde hizmet vermesini engellemektedir. 4 el kuralına uygun olmayan koşullar, diş hekimliğinde asgari standart olan ‘4 el kuralı’nın uygulanmadığı koşullarda çalışmaya zorlanıyoruz. Yardımcı personel eksikliği, hizmet kalitesini düşürmekte ve hasta güvenliğini riske atmaktadır. Güvensiz çalışma ortamları, sağlıkta şiddetin önüne geçecek hiçbir gerçekçi tedbir alınmazken, diş hekimleri dahil tüm sağlık çalışanları güvensiz ortamlarda çalışmaya devam etmektedir” diye konuştu.