Haftanın Konuğu : Yazar Birol İnan

Bu hafta röportaj köşemizin konuğu Değerli Yazar Birol İNAN

Kitabınızdan konuşmadan önce okuyucularımıza kendinizden bahseder misiniz?

27 Nisan,1960 yılında Konya’da doğmuşum. Gerçek bir boğayım anlayacağınız. Çocukluğum Samsun’da geçti; ilk, orta, lise eğitimimi Samsun’da aldım. Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde mimarlık eğitimi aldım. 1990 yılına kadar yurt içi ve yurt dışı projelerde çalıştım, ardından kendi şirketlerimi kurdum ve iş hayatıma devam ediyorum. Biri kız, iki çocuk babasıyım.

Kitap yazma fikriniz ilk ne zaman ve nasıl ortaya çıktı?

Karalamalarımı sanatçı bir arkadaşım okudu ve o sabah şaşkınlıkla bana baktı ve “sen yazarsın haberin yok oğlum,” dedi. Ben de onu ciddiye aldım. Bir yıl sonra sonu henüz yazılmamış bir roman olarak Hep Sevgili Kalalım ortaya çıktı. Ben de tereddüt etmeden aklıma gelen yayınevlerine elektronik posta olarak attım. Romanı da yazdıklarımı da unuttuğum bir anda (1 yıl sonra) Alfa Yayınevi’nden kitabımı basmak istediklerini söylediler.

Gözlemleriniz, deneyimleriniz, okumalarınız, araştırmalarınız metninize nasıl yansıdı?

İlk romanımda gözlemlerim, deneyimlerim, okumalarım, araştırmalarım %100 yansıdı diyebilirim. 

İnsanlar için bir şeyler üretmek, onlara dair çalışmak hayatınızı nasıl etkiliyor?

Amacım bir şey üretmek değil! Bir şey öğretmek de değil. Ben yazma eylemini sevdiğim için yazıyorum. Yazma serüvenimde kahramanlarımla özdeşliyorum böylece ben olmaktan çıktığım için değişiklik oluyor ve aynı biçemde aynı ruh halinde yaşamanın yeknesaklığından kurtuluyorum.

Sizce başarınızın sırrı ne?

Sanırım tasvir yeteneğim ve duyguları yazmaktaki başarım. Bir bebeğin hissettiklerini bile yazabilirmişim gibi geliyor.

İmza gününüz esnasında unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?

Sanırım İstanbul Tüyap’taydık, bir okurum Hep Sevgili Kalalım’daki ana karakter Demir’le tanışmak istediğini söyledi. Ne diyeceğimi bilemedim, öylece kalakalmıştım. Sanırım bazı okurlar yazarların sadece kendi hayatlarını yazdıklarını düşünüyorlar. Oysa Demir’in yerinde olmak istemezdim biliyor musunuz? Çünkü sıkıntılı ve takık bir karakter Demir. 

Geçmişten günümüze baktığınızda yazarlara hak ettiği değer veriliyor mu?

Bence veriliyor. Dostoyevski, Tolstoy, Bulgakov, Gogol, Hemingway mi? Yoksa çağdaşları güç ve iktidar sahipleri mi hatırlanıyor bugün?

Sorularıma verdiğiniz yanıtlar için çok teşekkür ederim. Siz bir şey eklemek ister misiniz?

Özellikle Z kuşağı çocuk anneleri ve eğitmenlerin Hımbıl adlı romanımı okumalarını sizin kanalınızla tavsiye etmek istiyorum. Ve İnstagram adresim birolinan.yazar ı takip etmelerini rica ediyorum.

Vakit ayırdığınız için teşekkür eder, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.

Ben teşekkür ederim.