ANKARA, (DHA)- FİZİK Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Seçil Pervane, “Lenf sisteminde meydana gelen bir tıkanıklık nedeniyle dokularda sıvı birikmesi sonucu oluşan lenfödemde erken tanı konulması ve tedavi altına alınması gerekiyor. Tedavi edilmezse ilerleyici ve fonksiyonel olarak hastayı onkolojik rehabilitasyon sürecinde oldukça kısıtlayan bir durum olarak karşımıza çıkabiliyor. Bu konudaki farkındalık bizim için çok önemli. İstiyoruz ki, hastalarımız daha ameliyat olmadan önce bize gelsinler ki, bu konuda kendilerini daha iyi koruyabilmek için biz egzersizlerini düzenleyelim” dedi.
Ankara Romatem Kliniği’nden Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Seçil Pervane, onkolojik rehabilitasyon ile ilgili açıklamalarda bulundu. Doç. Dr. Pervane, “Dünya üzerinde özellikle son 30-40 yılda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kanser çok daha erken tanınmakta ve böylece kanser hastalarının yaşam ve yaşam süreleri ile sağ kalım süreleri uzamaktadır. Buna bağlı olarak da hastaları çeşitli sıkıntılar, çeşitli sürece bağlı gelişen başka durumlar eşlik edebilmektedir. Bizler fizik tedavi ve rehabilitasyon hekimleri olarak işte bu süreçte devreye girmekteyiz. Hastalarımızın onkoloji yani kanser tanısı aldıktan sonra, gerekli ve yaşamlarının devam etmesi için tedavileri aldıktan sonra bu cerrahi olabilir, radyoterapi ve kemoterapi uygulamaları olabilir. Ondan sonra yani kısacası akut tedavilerini aldıktan sonra bazı sorunlarla karşılaşıyorlar ve bizler de bu süreçte devreye girerek hastalarımızın daha fonksiyonel, daha sağlıklı ve daha iyi bir yaşam sürmeleri için devreye giriyoruz ve yaşamın sonuna kadar da onlara eşlik ediyoruz. Özellikle son yıllarda yeni tedavilerle, hücresel tedavilerle, gen tedavileri ve immunoterapiler ile hastaların yaşam süreleri uzamaktadır” diye konuştu.
Doç. Dr. Pervane, “Onkoloji hastalarında uzun süreli tedaviler nedeniyle hastaların fonksiyonel durumları bozulmakta, bazen uzun süre yatakta kaldıkları için kas gücü kayıpları olup,eklemlerinde kireçlenmeler gelişmektedir. Bizler hem bunlar gelişmesin diye sürecin en başından beri koruyucu sağlık hizmetlerinde yer almalıyız ve hastalarımızın süreç boyunca kas kayıplarının olmaması ve kaslarındaki kireçlenme kemiklerinde eklemlerindeki kireçlenme gelişmemesi için egzersiz reçetesi yapmalıyız. Ve gerekirse de eğer bunlar gelişmişse, hasta bize başvurmakta bir miktar daha geç kalmışsa ya da süreç içerisinde buna fırsat bulamamışsa, artık sürecin geri kalanında kaybettiklerini geri kazandırmak veya daha fazla kayıp sağlamaması için onunla birlikte olmalıyız.Bu süreçte de yine biz hekimlere çok büyük iş düşüyor. Çünkü süreçte yapabileceğimiz çok şey var. Hastaların hem günlük yaşamlarını kolaylaştırmak hem daha iyi, daha kaliteli bir zaman ve hayat geçirmeleri için ağrı tedavisi çok önemli.Elimizde çok güçlü silahlar var. Gerek fizik tedavi rehabilitasyon ajanları olsun gerek medikal tedavileri olsungerekse tamamlayıcı tıp uygulamaları olsun ki bunları akupunktur gibi bir takım tedavi yöntemlerini de sayabiliriz. Hastalarımızı bu konuda da rahatlatabiliyoruz” dedi.
Türkiye’de ve dünyada da her 7 kadından 1 tanesinin meme kanserine yakalandığını ifade eden Doç. Dr. Pervane, şunları söyledi:
“Meme kanserine yakalanan hastaların gerek cerrahi sonrasıgerek kemoterapi ve radyoterapi sonrasında lenf düğümlerinde ve yollarında birtakım sıkıntılar oluşabiliyor. Bu sıkıntılara bağlı olarak da hastanın kolu, bazen omuzu, eli, bazen de gövdesi şişebiliyor. Bu meme kanserine bağlı cerrahi ya da diğer tedavileri yaşayan her 4 kadından 1’inde karşılaştığımız bir durum ve bunun adı lenfödem. Lenfödem sadece meme kanserinden sonra oluşmuyor. Mesane kanserinden sonra, kadınlarda yine yumurtalık ve rahim kanserlerinden ya da rahim ağzı kanserlerinden sonra. Yine oradaki bölgedeki lenf yollarının alınması nedeniyle oluşabiliyor. Yine aynı şekilde malin melanom dediğimiz cilt kanserlerinden sonra ulaşılabiliyor. Aslında lenfödem sadece kanserlere bağlı değil, alınan biyopsilere bağlı bile oluşabiliyor. Bu süreçte sıkıntılı bölgede şişme, ödem, ağırlık ve bazen eşlik eden diğer durumlarında eklenmesiyle hastaların ağrı şikâyeti olabiliyor. Eğer erken tanı ve tedavi sürecine girmezse bu hastalar kol, bacak ya da gövde hatta belki genital bölgede şişmeler ve buna bağlı fonksiyonel kayıplar oluşabiliyor. Hasta tamamen onkolojik açıdan sağaltılmış yani tedavi edilmiş olsa bile o fiziksel görüntü hastayı ve etrafındaki kişileri sıkıntıya düşürebiliyor. Bu açıdan da lenfödem dediğimiz bu durumun erkenden tanı konulması, tedavi altına alınması çok önemli. Çünkü lenfödem tedavi edilmezse ilerleyici ve fonksiyonel olarak da hastayı süreçte oldukça kısıtlayan bir durum olarak karşımıza çıkabiliyor. Yapacağımız çok şey var lenfödemle ilgili ama Türkiye'de lenfödem farkındalığı özellikle son 10 yılda artarak oluşmaya başladığı için biz hala bazı hastalarımıza çok geç ulaşabiliyoruz. Bu açıdan da bu konudaki farkındalık bizim için çok önemli. İstiyoruz ki,hastalarımız daha ameliyat olmadan önce bize gelsinler ki bu konuda kendilerini daha iyi koruyabilmek için biz egzersizlerini düzenleyelim. Hasta ameliyat olmadan önce bize gelirse ameliyatın ilk safhasında oluşacak olan omuzdaki bu limitasyon dediğimiz hareket kısıtlığını ya da dirsekteki ağrı ya da hareket kısıtlığını ya da sonradan oluşabilecek şişmeyi biz en baştan hastamıza anlattığımız zaman hem buna yönelik egzersizlerini yapıyor hem koruyucu olarak neler yapması gerektiğini öğreniyor hem de şişerse kolunda bacağında bir sıkıntı olursa ne zaman nereye gelmesi gerektiğini öğreniyor. Onkolojik rehabilitasyona bağlı fizik tedavi doktorlarının yaptığı polikliniklerde biz özellikle hastalarımızı ameliyat öncesi bile görmek istiyoruz veya ameliyat sonrası ilk 2 gün ya da ilk 4 günde görmek istiyoruz.”
Doç. Dr. Pervane, tedavi yöntemleri ile ilgili, “Fizik tedavi uygulamalarında yeni kullandığımız cihazlar var. Bunların her birini onkolojik rehabilitasyon hastalarına yani kanser gelişmiş bir kişiye uygulayamayabiliyoruz. Çünkü bazıları kanser hücrelerinin yayılmasına sebep olmasın diye biz çok daha tedrici olarak koruyucu bir yaklaşımına gidiyoruz. İşte zaten işin uzmanlığı da burada devreye giriyor. Hastaya neyi yapacağınızı bilmek kadar neyi yapmayacağınızı bilmek de önemli. Ama son yıllarda elimizde çok güzel teknolojiler var ve bunlarla ilgili çok fazla da çalışma var. Kontrollü ve güvenli bir şekilde çok yeni teknolojileri hastalarımıza uygulayabiliyoruz. Ayrıca son yıllarda yine rehabilitasyon ünitelerimize gelen büyük egzersiz üniteleri var. Sadece tek bir egzersiz değil. Her uzuv için her egzersizi hastaya en doğru şekilde yaptırabilen çeşitli cihazlarımız var. Bu hastalarımızda özellikle kasları güçlendirmek için bu cihazları da kullanıyoruz. Aynı zamanda lenfödem gelişmişse de yine bizim son teknoloji cihazlarımız var. Onunla ilgili basıncı ayarlayabildiğimiz tedavileri de alabiliyoruz. Onkolojik rehabilitasyon bir ekip işi. Yapılacak çok şey var. Önemli olan hastaya minimum eforlu maksimum iyilik halini sağlayabilmek. Sadece ameliyatı olmak, kemoterapi, radyoterapi almak tabii ki de hayat için çok önemli hayatın devamı için ama sonra da rehabilitasyon ekiplerinin yapacağıçok şey var. Onlara bu konuda bize güvenmelerini rica ediyorum” ifadelerini kullandı.