Tarih: 29.11.2024 20:51

Cumhurbaşkanı Erdoğan; Varsa yoksa Cumhurbaşkanı adayı kim olacak

Facebook Twitter Linked-in

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Müstakil Sanayici ve İş adamları Derneği MÜSİAD Fuarı ve Uluslararası İş Forumu Kongresi'nde konuştu. Erdoğan, “Yönettikleri şehirlerde trafik sorunu katlanılmaz boyutlara ulaşmış, depremle ilgili hiçbir şey yapılmamış, hiçbir adım atılmamış, meydanlarda vatandaşlara verdikleri sözlerin hiçbiri tutulmamış, belediyelerde yolsuzluk, hırsızlık, iş bilmezlik almış başını gitmiş. Ne gam ne tasa bunların hiçbiri umurlarında bile değil. Varsa yoksa cumhurbaşkanı adayı kim olacak, partinin genel başkanlığı koltuğuna kim oturacak” dedi.

 

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜYAP Fuar Merkezi'nde Müstakil Sanayici ve İş adamları Derneği MÜSİAD Fuarı ve Uluslararası İş Forumu Kongresi'nde konuştu. Burada 88 ülkeden gelen iş insanlarına hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası iş forumunun 'İnsani ve iktisadi boyutuyla göç' teması altında tertiplenmesi takdire şayandır" dedi.

 

'HUDUTLARIMIZIN GÜVENLİĞİNİ, NAMUSUMUZ GİBİ KORUYACAĞIZ'

 

 

 

Erdoğan, “Göç konusu sadece bizim gibi geçiş güzergahındaki ülkeler için değil, gelişmiş gelişmekte olan fark etmeksizin tüm dünya için günümüzün en hassas meselelerinden biridir. Türkiye açısından göç, dünyanın birçok ülkesine kıyasla çok daha eski bir kavramdır. Biz gerek coğrafi konumumuz gerekse beşeri ve kültürel bağlarımız sebebiyle tarih boyunca göç hareketleriyle muhatap olmuş bir ülkeyiz. Osmanlı Devleti'nin toprak kayıpları 19. yüzyıldan itibaren hızlanınca Kırım'dan Kafkaslardan ve Balkanlar'dan yoğun göçler aldık. Son iki asırda başı dara düşen, sürgüne uğrayan soydaşlarımızı muhabbetle bağrımıza bastık. Müslümanlarla birlikte gün oldu Musevi ve Hristiyanlara da kapımızı açtık. 2011 yılından itibaren Suriye'deki iç savaştan kaçan komşularımıza da sahip çıkan biz olduk. Bugün çoğu Suriye'den 3,5 milyon civarında yerlerinden edilmiş insana ev sahipliği yapıyoruz. Yine bugün ekseriyeti Almanya'da olmak üzere Avrupa'nın farklı ülkelerinde 6 milyonu aşkın kardeşimiz hayatlarına devam ediyor. Yaşadıkları ülkelerin ekonomisine önemli katkılar sunuyor. Kimi ülkeler, göç meselesine menfaat penceresinden yaklaşabilir, kimi ülkeler bunu etik ve kültürel bir tehdit olarak ele alabilir kimileri ise bu meseleyi sadece güvenlik ekseninden okuyabilir ama biz Türkiye olarak göç olgusunu çok boyutlu bir şekilde, özellikle insani değerleri merkeze alan bir yaklaşımla bakmak zorundayız. Şimdiye kadar sayısız toplantıya araştırmaya sempozyuma konu olan bu meseleyi bütünlüklü bir anlayışla okumak, buna göre doğru kalıcı ve uzun vadeli politikalar geliştirmek mecburiyetindeyiz. Göç başlığı her açıldığında konuyu hemen düzensiz göçle mücadele parantezine alıp güvenlikleştirmek doğru bir tavır değildir. Düzensiz göç baskısıyla yüzleşen her devlet gibi elbette Türkiye'de illegal göç akınlarıyla mücadelesini tavizsiz sürdürecektir. Hudutlarımızın güvenliğini, namusumuz gibi koruyacağız. İlave tedbirlerle daha da tahkim edeceğiz. Aynı şekilde kayıt dışılığın sıfırlanmasına yönelik kararlı politikalarımızdan geri adım atmayacağız" ifadelerini kullandı.

 

‘1 TRİLYON 202 MİLYAR DOLAR EKONOMİK BÜYÜKLÜĞE ULAŞTIK’

 

 

Erdoğan, ekonominin 17 çeyrektir büyüdüğünü belirterek, “Salgınla beraber küresel ekonomi ve ticaret, 2'inci Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük şoklarından birini yaşadı. Rusya-Ukrayna savaşı, fiyat baskıları küresel ekonomide yavaş ve dengesiz toparlanmaya yol açtı. Ticarette artan korumacılık ve bölgemizde bir türlü sonlandırılamayan çatışmalar küresel ekonomiyi yeni risklerle karşı karşıya bırakıyor. Küresel ekonomi 2023 yılında yüzde 3,3 büyüyerek tarihi ortalamalarının altında bir performans gösterirken ticaret hacmi ise yüzde 1,1 oranında küçüldü. Bütün bu zorluklara rağmen Türkiye ekonomisi, üretimde, istihdamda ve dış ticarette güçlü bir performans sergiliyor. 2023 yılında zayıf dış talep ve deprem felaketlerine rağmen yüzde 5,1 oranında büyüme kaydettik. Ekonomik büyüklüğümüz 2023 yılında 1 trilyon 130 milyar dolara yükseldi. Kişi başına milli gelirimiz de buna paralel olarak yüzde 24,2 oranında artarak 13 bin 243 dolara çıktı. 2024 yılının ikinci çeyreğinde ise yıllıklandırılmış olarak 1 trilyon 202 milyar dolar ekonomik büyüklüğe ulaştık. Türkiye ekonomisi 17 çeyrektir kesintisiz büyümeye devam ediyor. 2024 yılının ilk yarısında büyümemiz yüzde 3,8 olarak gerçekleşti. Bugün sabah açıklanan üçüncü çeyrek rakamlarında ise yıllık bazda yüzde 2,1 büyüme oranına ulaştık. Milli gelirimizin 2024 sonunda 1 trilyon 331 milyar dolara ve kişi başına gelirin ise 15 bin 551 dolara yükselmesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

 

‘DOĞAL AFETİNİN YARALARINI SARARKEN, EKONOMİDE ÇARKLARIN DÖNMESİNİ TEMİN ETTİK’

 

 

Asrın felaketinden söz eden Erdoğan, “Türkiye 6 Şubat‘ta yaşadığı asrın felaketi olan depremlere rağmen tüm bu başarıları elde etmiştir. Deprem bölgesinin imarı ve ihyâsı için yaptığımız harcamaların toplam değeri 72 milyar dolara yaklaşmıştır. Enkazın kaldırılmasından yeni konut inşaatlarının başlamasına, altyapı projelerinden çevre düzenlemelerini destekleme paketlerinden, çeşitli yardımlara kadar pek çok alanda depremzedelerimizin yanında olduk. Yarın da inşallah Kahramanmaraş’tayım. Bir taraftan son asrın en büyük doğal afetinin yaralarını sararken, diğer taraftan da ekonomide çarkların dönmesini temin ettik. İnşallah önümüzdeki yıl çok daha iyi rakamları göreceğiz. Geçen sene deprem etkisine rağmen milli geliri oranla yüzde 5,2’de tuttuğumuz bütçe açığını bu sene yüzde 4,9’a indirmeyi hedefliyoruz. Bütçe açığına 2025 yılında yüzde 3,1’e indirecek ve dezenformasyona maliye politikası kanalıyla da çok güçlü destek vereceğiz. Enflasyon da başlayan düşüş trendi inşallah hızlanarak devam edecek" dedi.

 

‘SORUNLAR ÇÖZÜME KAVUŞTUKÇA TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ İYİLEŞME DAHA DA HIZLI OLACAKTIR’

Ekonomi programının işe yaradığına vurgu yapan Erdoğan, “Fahiş fiyatla olan mücadelemizde sürecek daha fazla para kazanmak, daha çok kar elde etmek için milletin lokmasına uzanan elleri kırmakta en küçük bir tereddüt etmeyeceğiz. Serbest piyasa ekonomisi demek, vatandaşı fırsatçıların insafına terk etmek demek değildir. Az gelirli vatandaşlarımız başta olmak üzere, milletin refahı, huzuru, geçim sıkıntısı yaşamaması bizim en büyük önceliğimizdir. 22 yıllık iktidarımız döneminde bu konuda hiçbir zaman taviz vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz. Türk ekonomisi fırtınalı sulardan artık serin sulara doğru yol almaktadır. Dünyada ve bölgemizde fevkalade bir hadise olmazsa Allah’ın izniyle bundan sonra rüzgâra karşı değil, rüzgârı arkamıza alarak yürüyeceğiz. Bölgemizdeki çatışmalar, krizler, sorunlar çözüme kavuştukça Türkiye ekonomisindeki iyileşme daha da hızlı olacaktır. Seçimlere ve bölgesel krizlere rağmen kararlılıkla uyguladığımız ekonomi programımızın meyvelerini daha fazla toplayacağız. İstikrar ve güven ortamını koruduğumuz müddetçe hiç endişeniz olmasın yolumuzda bahtımızda daima açıktır” diye konuştu.

 

‘BİZ, BÜYÜK HEDEFLERİN PEŞİNDEYİZ’

 

 

Erdoğan, muhalefete yüklenerek, “Başbakan’ın önüne fırlatılan bir anayasa kitapçığının, Türkiye ekonomisine bindirdiği ağır faturayı nasıl unutabiliriz? Kelebek ömürlük koalisyon hükümetlerinin vesayete davetiye çıkardığını nasıl unutabiliriz? Sermayenin renklere bölündüğü o kara günleri nasıl unutabiliriz? Sırf inancı, başörtüsü siyasi görüşü, dolayısıyla insanımızın kendi vatanında parya olarak görüldüğü eski Türkiye’yi nasıl unutabiliriz? Geçtiğimiz hafta CHP’nin devrik Genel Başkanı’nın mahkeme salonunda savurduğu hakaretler, Türkiye’nin 14-28 Mayıs seçimlerinde nasıl büyük bir uçurumun eşiğinden döndüğünü bir kez daha ortaya koymuştur. 

Zehirli dili, kutuplaştırıcı söylemleri ve çirkin siyasi üslubuyla bu zatın genel başkanlığı döneminde, Türkiye’ye yatırım gelmesin, Türk ekonomisi düze çıkmasın diye kendini nasıl paraladığını, ülkemizi nasıl kötülediğini, nasıl yurtdışına şikayet ettiğini hepimiz çok iyi hatırlıyoruz. Bugün de seçim ve kurultay kaybetmenin öfkesiyle sağa sola sataşması, Cumhur İttifakı ile birlikte eski ittifak ortaklarına da edepsizce saldırması, hançer siyasetinin bunların genetiğine işlediğinin apaçık ispatıdır. Hançerlemenin, kuyu kazmanın, çelme takmanın, adaletin tecellisi için cansiperane çalışan hakim ve savcıların cezaevi kapıları önünde küstahça tehdit etmenin bir muhalefet geleneği olduğunu CHP’nin sadece eski yönetimine değil, yeni yönetimine baktığımızda da çok net görüyoruz. Daha ortada vatandaşın bizim eserimiz diye gösterecekleri doğru düzgün bir projeleri yoktur ama kavga gürültü hiç eksik olmuyor. 

Yönettikleri şehirlerde trafik sorunu katlanılmaz boyutlara ulaşmış, depremle ilgili hiçbir şey yapılmamış, hiçbir adım atılmamış, meydanlarda vatandaşlara verdikleri sözlerin hiçbiri tutulmamış, belediyelerde yolsuzluk, hırsızlık, iş bilmezlik almış başını gitmiş. Ne gam ne tasa bunların hiçbiri umurlarında bile değil. Varsa yoksa cumhurbaşkanı adayı kim olacak, partinin genel başkanlığı koltuğuna kim oturacak. Tüm dertleri bu Türkiye’nin bunlarla kaybedecek vakti de enerjisi de yok. Biz, büyük hedeflerin peşindeyiz kızıl elmamız olan Türkiye Yüzyılı’nı inşa etmenin derdindeyiz” şeklinde konuştu.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —